31 Ocak 2011 Pazartesi

AYŞE DENİZ, BİR TALİHLİ (!) TAKİPÇİSİNİ GEZMEYE GÖTÜRÜYOR


"Eeee hep siz geziyorsunuz biz de sadece okuyoruz nereye kadar ?" dediniz.Çok da doğru söylediniz.Buyurun o zaman size bir promosyon.Ayşe Deniz ve Hakan Erkuş cesur  bir takipçilerine Biber üstü Bird üstü Piyasa yaptırıyor.(Biber'de drink,Bird'de yemek,Piyasa'da kopma)

Bu çatlaklar nasıl eğleniyor,anlattıklarının aslı astarı var mı diyorsanız,bu kadar da olmaz atıyorlar diyorsanız,ya da sadece bizimle bir gece takılmak istiyorsanız.Doğru blogdasınız.

Bütün yapmanız gereken " Ayşe Deniz Geziyor'u takip ediyorum çünkü ....." cümlesini tamamlamak.En sevdiğimiz cümleyi yazan kazanacak.(Ya da kaybedecek , bilemiyorum )

Yarışmamıza katılabilmeniz için gereken tek şey Blogumuza üye olmak ve aşağıdaki yorumlar kısmına AYŞE DENİZ GEZİYOR'U TAKİP EDİYORUM ÇÜNKÜ ..... demek.
Sonuçlar 10 gün sonra.Gezmeye hazır mısınız?

EŞ-DOST RÖPORTAJLARI:OPERANIN GÜZEL SOPRANOSU SELVA DOLUN ERDENER


Yeni röportajımız , sevgili arkadaşım, Ankara Devlet Operası sanatçısı Selva Dolun Erdener.Buyurunuz

Ayşe Deniz
Selva'cım herkes şarkıcı, Popçu olmak isterken sen neden Opera'yı seçtin?

Selva Erdener
Ben çok küçükken opera şarkıcılığında kullanılan sesi keşfettim,apartman boşluğunda,banyoda mütemadyen (annemin deyişiyle) bağırırdım,sonra bir gün televizyonda bir oyun vardı ,bilmem hangi operaydı,ama hemen taklit ettim.Benim o sesler hoşuma gitti.Opera olduğunu duydum .Ben böyle şarkı söylemeliyim dedim,ama Ajda ve Sezen söylemedim değil tabii..



Ayşe Deniz
Canlı performansın zorlukları vardır mutlaka,ne bileyim öksürük falan tutar insanı,böyle sorunlarla karşılaşıyor musun?

Selva Erdener
Olmaz mı oluyor tabii, ama sanırım profesyonellik denilen şey bu gibi durumlarda devreye giriyor, hemen bir şeyler yapıp çaresine bakıyorsunçSanırım nefes kontrolü çok önemli.Ama bizim işte cansız performans olamıyor ayrıca:))





Ayşe Deniz
Canım,senin ayrıca Sen,Sen,Sen adında bir albümün var biraz ondan bahsedebilir misin?

Selva Erdener
10 yıl geçti üstünden.Turgay'ın (Selva'nın eşi Turgay Erdener müthiş bir besteci)  bana verdiği en güzel armağan. Hala, hemen hemen her gün yeni güzel sözler duyuyorum sayesinde.Karşılığını ,raf ömrünü uzatarak, bana verdi ,onu seviyorum :)  Bu sonbaharda orkestra şefi,piyanist ,İbrahim Yazıcı ile yeni bir çalışma yaptık,Türk bestecileri şarkılarını söyledim, çok yakında çıkacak, ben de heyecanla bekliyorum.


Ayşe Deniz
Opera seyircisinin genel profili nedir?Gençlerin Opera ve baleye ilgisi nasıl?

Selva Erdener
Birinci, operayı çok sevenler: Herzaman operaya gelirler,her eseri merak ederler,yeniliklere karşı tutucudurlar
İkinci,operaya da gidelim diyenler,herşeyden biraz haberim olsun diye gelenler, geldiklerine memnun olurlar genelde.
Üçüncü olarak tesadüfen yolu düşünler,bazıları aşık olur operaya, artık onlar için kurtuluş yoktur,bazıları, bir daha ayak basmaz :)
Gençler içinde de böyle bir kalabalık var elbette,ama yeni işleri çoğaltmak gerek,özellikle kendi Operamızı yazmadıkça, ve sevilen eserlerimiz olmadıkça, gençlerin ilgisini çekmek çok da kolay değil.Yalnız bizim ülkemizde değil, tüm dünyada.



Selva ve yeni albümünü beraber hazırladıkları İbrahim Yazıcı



Ayşe Deniz
Blogumuzun konusu yaşam tarzı ve gece hayatı.Selva Dolun Erdener Ankara'da nerelere gider?Eğlenmek için hangi mekanları tercih eder?

Selva Dolun Erdener
Bu soruyu daha önce sorsaydın Denizcim sana çok güzel detaylar verirdim, ama son yıllarda dışarı çıkmıyorum.Ama gene de güzel Jazz yapan arkadaşlarımın çaldığı mekanlara gidyorum ara sıra, mesela şu sıra Turunç'a  gittim, ve hoşuma gitti..


Ayşe Deniz
Operada bir hayalet olduğu söyleniyor,doğru mu?

Selva Erdener
Denizcim, hayaletsiz opera mı olur:)


Ayşe Deniz
Çok teşekkürler birtanem

Selva Erdener
Bu eğlenceli sorular çok hoşuma gitti,ben teşekkür ederim..





Sevgili Selva'nın yeni albümünü heyecanla bekliyor, bu arada Sen Sen Sen'i dinlemeye ve Selva'yı sahnede seyretmeye devam ediyoruz.

Facebook'ta Selva Erdener dinleyenler grubu:
http://www.facebook.com/group.php?gid=19046538408&ref=ts



Operadaki hayalet











30 Ocak 2011 Pazar

AYŞE DENİZ TAKİPTE ;İSTANBUL FASHION WEEK BAŞLIYOR



Bu hafta bütün moda severler için son derece hareketli geçecek.İstanbul Fashion week 3-6 Şubat arasında Santral İstanbul'da gerçekleşecek.

Defile Takvimi Şöyle:

Birinci Gün 03.02.2011
Gizia 13.30
Karma1 15.00 (Zeynep Erdoğan, Zeynep Tosun, Niyazi Erdoğan)
G.Gentile 16.30
Arzu Kaprol 17.30
Atıl Kutoğlu 19.30
Ramsey 21.00
İkinci Gün 04.02.2011
Karma3 13.30 (Aslı Güner, Jale Hürdoğan)
Simay Bülbül 15.00
Günseli Türkay 16.30
Mehtap Elaidi 18.00
Damat Tween 19.30
Colins 21.00
Üçüncü Gün 05.02.2011
Karma2 13.30 (Deniz Kaprol, Tuvana Büyükçınar, Nejla Güvenç, Rana-Berna Canok)
Özgür Masur 15.00
Avva 16.30
Gamze Saraçoğlu 18.00
Derimod 19.30
Mavi 21.00
Dördüncü Gün 06.02.2011
Gül Ağış 18.00
Özlem Kaya 19.30
Koton 21.00
Elimden geldiğince defileleri de izleyeceğim tabii ama benim esas ilgi alanım After Party'ler, onların hiçbirini kaçırmam herhalde.Sevgili Blog takipcilerime de bütün detayları anlatırım.

29 Ocak 2011 Cumartesi

BİR ZAMANLAR AYŞE DENİZ :ALİCİA SILVERSTONE (NOSTALJİ SERİSİ NO:1)


Geçen gece Hakan'la sohbet ederken ona gençliğimizde yaşadığımız (3-4 sene önce) bazı maceraları anlattım.Dinledikten sonra ,aman blogumuz bu mühim maceralardan eksik kalmasın,nostalji köşesi yapalım dedi.Ben de ,insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur felsefesini kanıtlamak amacıyla nostalji köşemizi açmaya karar verdim.


Sene 1996 ,New York'da kız kıza tatildeyiz.Sabahları gayet sakin bir şekilde,alışveriş ve yemek kombinasyonuna takılyor,gece Balthazar'da yemek yedikten sonra kaşınmaya başlıyoruz.Dışarı çıkılacak ama Ayşe Deniz normal bir yere gider mi?O senelerde New York'ta çeşitli barlarda parti yapan bir travesti grubu var.İsimleri Mother,biz nereden bulduysak bu partilerden bir tanesi için davetiye buluyoruz ve Meat Packing District'deki (seneye dikkat) parti için yola çıkıyoruz.

Her neyse partiye gidiliyor, ,içeri de giriliyor,içerisinin tamamen bir taravesti barı olması o yaşlarda bile bizi şaşırtmıyor ve deli gibi eğlenmeye başlıyoruz.O sırada ,tam bir filim hastası olan ben köşede bir yerde Alicia Silverstone'u görüyorum, o olduğuna eminim ,heyecanlanıp kızlara söylüyorum ,kim olduğunu bile anlamıyorlar.


o zamanlar yeni çıkmış filmini seyretmiş olan ben kızcağızla tanışmayı kafaya takıyorum.Dünya tatlısı travesti barmaide (kızkardeşim ve arkadaşlarım beni dinlemediği için) derdimi anlatıyorum.Rezil olmayayım bu kadın o mu değil mi öğrenmek senin görevin ,mecbursun diyorum.(Görevlendirme taktiği her zaman işe yarar)

Kızcağız da hakikaten mecbur olduğunu düşünerek benim için ufak bir araştırma yapıp,dışarıda bekleyen Limuzin şoföründen Alicia olduğunu onaylayıp geri geliyor.

Haydi bakalım,şimdi Alaturka düşünce tarzı kendini gösteriyor,barmaidime "Hanımefendi ne içiyorsa ben bir şişe ısmarlamak istiyorum " diyorum.Barmaid gidiyor,Alicia ile konuşuyor,geri geliyor ve "Bir şişe yolladık" diyor."Ne yolladık" diyorum."Bir şişe Heineken" demez mi?Buyurun buradan yakın.


Alicia Batman'de

Her neyse sonuçta kız yanımıza geldi.Bir şişe bira için teşekkür etti,bir travestiyi canlandıracağı bir film için çalıştığını,o yüzden orada olduğunu anlattı.Klüpteki en güzel travesti olan Desiree ile (inanamıyorum ismini hatırladım) Catwalk çalıştılar,tabii ki ben de katıldım,dev gibi topukluların üzerinde düşe kalka,Haineken içe içe içe bir saat yürüdük.

Sevgili kız kardeşim ve Alicia'yı tanımayan kız arkadaşlarım ise,Catwalk'da bizi seyredip Ayşe Deniz'in hakkını Ayşe Deniz'e verdiler.



AYŞE DENİZ SEYRETMİYORSANIZ ÇOK ŞEY KAÇIRIYORSUNUZ DİYOR:FUTURAMA


Futurama'nın yaratıcısı aynı zamanda The Simpsons'ın da yaratıcısı olan Matt Groening.Dizi 1999'da yayınlanmaya başladı,çeşitli defalar yayından kaldırılıp tekrar başladı.Bu arada sayısız ödüller kazandı ( 7 Annie,3 Emmy,1 Writer's Guild of America) .Türkiye'de ise  e2'de yayınlanıyor.(Orjinal ,altyazılı)

Futurama'nın ana karakteri Philip J. Fry .Fry , sakar,durgun zekalı,çocuk kalmış fakat çok iyi kalpli bir pizza dağıtıcısı.2000 yılının yılbaşı gecesinde Pizza götürdüğü bir araştırma labaratuvarında bir insan dondurucunun içine düşüyor,makine çalışınca da içinde donup kalıyor.Fry 2999 yılının yılbaşı gecesinde çözülerek tekrar uyandırılıyor ve gelecekte yaşamaya başlıyor.

Fry, gelecekte hayatta olan tek akrabası Professor Hubert Farnsworth'ı buluyor ve Planet Express isimli bir kargo firması işleten Profesörün yanında , paket dağıtıcısı olarak çalışmaya başlıyor.



 

Diğer karakterler ise şöyle;

Bender Bending Rodriguez: Küfürbaz,ahlaksız,hırsız ve alkolik bir robot.O da Planet Express'de çalışıyor ve Fry'ın en yakın arkadaşı.

Turanga Leela:Leela Planet Express gemisinin tek gözlü,mor saçlı,feminist kaptanı.Tam bir Erkek Fatma.Fry'ın da büyük aşkı.

Professor Hubert Farnsworth:Profesör tam 160 yaşında bir çılgın bilimadamı.Yaşı itibariyle ağır demanstan muzdarip.Fry'ın herhalde 50.göbekten kuzeni.

 Dr.John A Zoidberg:Dr Zoidberg ,Decapod 10 gezegeninden gelmiş ıstakoza benzer bir uzaylı ve Planet Express'in Doktoru.Kendisi her ne kadar aksini iddia etse de insan anatomisi konusundaki bilgisi ,Hıncal Uluç'un sinema konusundaki bilgisiyle eşdeğer.

Hermes Conrad: Hermes geminin bürokratik işleriyle uğraşan Jameikalı bir memur.Aynı zamanda 2980 Parti Olimpiyatlarının Limbo şampiyonu(Ben de bu Olimpiyattan istiyorum)

Amy Wong:Amy aşırı zengin,şımarık,aklı beş karış havada bir Çinli kız.Babası Mars Gezegeninin sahibi.Amy Planet Express'de stajyer olarak çalışıyor ayrıca Mars Üniversitesinde Mühendislik okuyor.




Olaylar her ne kadar gelecekte geçse de, Futurama günümüzün popüler kültürüne göndermeler yapıyor.Özellikle de asıl hedef kitlesi olan Nerd'lerin popüler kültürüne(Bakınız :The Big Bang Theory)Quantum teorileri,Frp oyunları,Star Wars,Çizgi Romanlar,Bilgisayar Oyunları dizide sık sık kullanılan referanslar.

Tıpkı Simpsons'daki gibi,Groening, bol bol Amerikan yaşam tarzıyla dalga geçiyor,politikacıları ti'ye alıyor ve her şeyden önemlisi deli gibi güldürüyor.Şiddetle tavsiye edilir.



Matt Groening'e


















28 Ocak 2011 Cuma

AYŞE DENİZ BU MODA BLOGLARINA BAYILIYOR


Can Direkli'nin Blogu tam bir görsel ziyafet,bloga girince neyi okuyacağınızı,nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.Trend keşfetme konusunda adeta doğuştan bir yeteneği var.Can aynı zamanda bir sosyal medya canavarı olma yolunda,kendi blogu dışında pek çok web sitesinde daha yazıyor.Ben bu yakışıklı genç adamın ciddi bir takipçisi oldum.

Can Direkli
Can Blogunda kendini şöyle anlatıyor:

20 yıllık hayatının büyük bir bölümünü İstanbul'da geçirdikten sonra, babası tarafından küçük bir kasabaya taşınmak zorunda bırakılan Can Direkli, başta orada yaşadığı sıkıntıları yazmak için Kanka Nerdeyim Ben? adında bir blog açar. Zamanla ortama ayak uydurunca moda, müzik ve sanat haberleriyle sayfasına devam eder. 1 yıl süren bu sancılı köy hayatı, üniversite sınavı sonucu Yeni Yüzyıl Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği'ni Tam Burslu kazanıp İstanbul'a geri dönmesiyle son bulur. Koç burcunun inadı; yükseleni olan Akrep'in de tehlikeli yanını taşır. Çıplak sesine güvenir ve şarkı söylemeden bir dakika duramaz. Seni de tadından yenmeyen blogunda ağırlamaktan mutluluk duyar, havalara uçar! :)

http://kankanerdeyimben.blogspot.com/







İnanması güç ama ModaFobik isimli blogun yazarı,Tuna Mert, henüz 16 yaşında Ankara'lı bir Lise öğrencisi.Tuna Bloguyla şimdiden basının ilgisini çekmiş durumda,Yeni Asır gazetesinde bir ropörtajı yayınlandı.Bu çocuk geleceğin trend-setter'ı olacak söylemedi demeyin.Blogu henüz tam olarak oturmamış ama o daha 16 yaşında.Bence Tuna'yı izlemeye almakta fayda var.















Hasan Koca'nın blogu da son derece renkli ve eğlenceli.Ayrıca Hasan'ın kendi tasarımlarını sattığı bir de butiği var.Hasan şöyle diyor:
Burdurda Dünyaya gelen Hasan Koca ilk öğretim hayatını Burdurda tamamladı , Liseyi Isparta Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünde okudu. Lisede ,Sızıntılar,Yansıma ve İlk Adım adlarında 3 tane Kişisel Resim Sergisi açtı; ve bir cok yarışmada 1. 2. 3. oldu. Lisedeyken Antalyada 2 tane, 5 yılzdılı Otelin sahne ,decor, kostüm tasarımlarını yaptı ,2008 yılında Mimar Sinan Güzel sanatlar Üniversitesi Moda Tasarım ve Marmara Üniversitesi Moda Tasarım bölümünü 3. lükle kazandı, şuan Marmara Üniversitesi Moda Tasarım 3. sınıf öğrencisi;aynı zamanda Hasan Koca 20 adında bır kolleksıyonu var, Hasan Kocanın kolleksiyonu Fransız sokağında Lazy butıgue de satılmaktadır .Modanın içinde olan birinden MODA !!!......Hoşgeldiniz...


Herkese iyi takipler...







25 Ocak 2011 Salı

AYŞE DENİZ İSMİNİ SÖYLİYEMİYECEĞİ BİR ÜLKENİN İSMİNİ SÖYLEYEMİYECEĞİ PRENSİNİ SELAMİ ŞAHİN'E GÖTÜRDÜ VE ÇOK EĞLENDİLER


Ahh bu yasaklar,misafirimiz isminin açıklanmasını istemiyor,Ayşe Deniz de hiç bir zaman misafire yanlış yapmaz.Ortadoğu'da kardeş olduğumuz ülkelerden bir tanesinin genç ve yakışıklı prensi dün gece misafirimizdi.Oryantal bir gece geçirmek istedi,otantik yemekler yemek istedi ve arabesk müzik olmazsa olmaz dedi.Aklımıza tabii ki Nahide'den başka bir şey gelmedi ve Çocuğu Nahide'ye götürdük.


Beyefendi müzik dinlemeye gelmişti,ve içki içmiyordu. Nahide'nin mezelerine ve yemeklerine bayıldı,şovlara pek bakmamyı tercih etti.Bizim içtiğimiz içki miktarını ise tamamen görmezlikten geldi.Fakat Selami Şahin'in şarkılarından son derece memnun kaldı.Aynı masada eğlenmeyi başardık,hatta birlikte şarkılar bile söyledik.Zaten,olağan üstü karma bir masaydık,ben,eşim,Hakan ,Fiona,Sezin,Serra d'autrey...
Birbirimizi çok sevdik,ve içki içmeden gece kulübüne eğlenmeye gelen bu prense Türkiye'deki içki tartışmalarını anlattık...Yemeğini yedi(Çok beğendi) Kolasını içti,Selami Şahini dinledi ve bize "Beraber eğlenmek çok da zor değil di mi dedi"

Önünde eğiliyorum ve aynı anlayışı herkesten bekliyorum.Hakikaten beraber eğlenmek o kadar da zor değil galiba,hele Selami Şahin söylüyorsa...

AYŞE DENİZ ÇOK SEVİYOR;HILTON DRAGON




Harbiye'deki Hilton Otelinin içindeki Dragon ,şehirdeki en sevdiğim restoranlardan biri.Tam bir Çin yemeği canavarı olarak Dragon'da kendimden geçiyorum.Çin yemeğini  en az benim kadar seven Seda ile sık sık gidip,kendimizi bozup ,neredeyse tüm menüyü yiyerek vahşet yaratırız.



Dragon için rahatlıkla klasik kelimesini kullanabiliriz çünkü 1987'den beri açık.Ben içerdeki atmosferden de çok hoşlanıyorum.Kırmızı renklerin hakim olduğu loş salon insanın kendisini bir Uzak Doğu filmindeymiş gibi hissetmesine sebep oluyor.Dragon'un müşterilerinin çoğunluğu Hilton'da kalan yabancılardan oluşuyor.Arada tek tük ,gerçek Çin yemeği yemek için gelmiş Türklerin olduğu masalar da oluyor.



Dragon'un menüsünden örnekler.
Başlangıç:
Tavuk Sate
Beş Baharatlı Karides
Wo – Tip Dana Etli çin mantısı
Won-ton çorbası
Ana Yemekler:
Tatlı ve Ekşi Soslu Tavuk
Zencefilli ve Taze Soğanlı Dana Eti
Krepli çıtır ördek
Buharda pişmiş zencefilli balık
Sebzeli Noodle

Dragon'da şarap alternatifleri de oldukça iyi.Sadece görmek ve görülmek için gidilen popüler yerlerden sıkılan, değişik bir atmosferde Çin mutfağının tadını çıkarmak  isteyenlere tavsiye ederim.





23 Ocak 2011 Pazar

AYŞE DENİZ NOSTALJİ YAPTI; 360'DA BOY GEORGE'DAYDIK



Geçen Cuma gecesi , 360 İstanbul'da Boy George Dj'lik yaptı.Seksenlerde genç olmuş biri olarak Boy Goerge'u pek bir önemserim."Do you really want to hurt me","Karma chameleon " Culture Club dönemi.Sonra "Hare Krishna"

Müziğinin yanı sıra stiliyle de büyülerdi beni.Farklı olanı daha o zamanlardan çok severmişim demek ki .360'da Dj'lik yapmadan önce ,gazetecilerle ufak bir söyleşi yapmış "Ben 80'lerin Lady GaGa'sıydım" demiş.Bence haklı.

Daha sonra ,büyüyüp de neredeyse  tüm arkadaş çevrem  gaylerden oluştuğunda ,Boy George'a neden o kadar sempati duymuş olduğumu anladım.Ne yapabilirim en renkli,en eğlenceli,en lafını esirgemeyen,en yetenekli,en gustosu olan onlar (Lezbiyenleri tenziye ediyorum).Tapu kadastro memurlarıyla dolaşacak değildim herhalde.




Bir yanlış anlama sonucu saat sekizbuçukta 360'a gittik.Telefonda bize Boy George'un gece onbir-onbirbuçuk gibi çıkacağı söylenmişti,biz de ona göre hareket ettik.Adam sabah ikide çıktığında biz tam altı saattir 360'daydık ve tahmin ettiğiniz gibi, bu süreyi diyet kola içerek de geçirmemiştik.

Yemek gayet keyifli başladı.Bir süre sonra her akşam yemek sırasında akrobasi yapan bir çift gösteri yapmaya başladı.Daha iki dakika geçmeden tavandaki çemberde dönen kızcağız kafa üstü yere çakılmaz mı?Hande "Saçmalamayın bir şey yok ,şovun parçası bu" diye bizi sakinleştirmeye çalışırken ben çoktan sahneye fırlamış,hayatım boyunca söylemek isteyip de bir türlü söylemeye fırsat bulamadığım cümleyi bağırmaya başlamıştım."Herkes kenara çekilsin burada Doktor var!!!"

Kolundan çeke çeke sahneye götürdüğüm Hakan Erkuş'un son derece gayrı ciddi kostümüne ve benim kafamdaki tüylere bakan insanlar bize inanmadıkları  için,malesef ilk müdahaleyi yapamadan masamıza geri gönderildik.Allahtan kıza bir şey olmadı.


Boy George ve sevgilisi Marc Vedo
Boy George için gelenlerin çok büyük bir bölümü yabancıydı.Zaten 360 İstanbul'u da genellikle turistler tercih ediyor.Tanıdık olarak ,yabancı misafirlerini getirmiş olan Serra D'autrey'i ve Anthony Todd'u gördük.Hakikaten çok uzun bir bekleyişten sonra Boy George çıktığında artık yorgunluktan ayakta duramaz bir haldeydik.Yine de çok eğlendik,gençliğimin idolüne bütün şapkalarımı tek tek çıkartıyorum.


Gecenin büyük bombası ise çıkışta yaşandı.Ben sokakta çiçek satmakta olan bir yaşlı amcanın ilk önce bütün çiçeklerini satın aldım,sonra da adamcağızın taburesini oturup ,Sarı Gelin'i söylemeye başladım.Hakan da şapkasını çıkartıp para topladı,tam olarak 2 Lira 75 kuruş kazanmışız.

Hakan'ın doktorluğundan olmasa da benim şarkıcılığım sayesinde aç kalmayacağımız ortaya çıkmış oldu.Sonuçta çok keyifli bir geceydi.

20 Ocak 2011 Perşembe

Oray Eğin'in Akşam Gazetesindeki yazısını okuyup Gay bir erkek olduğumu anladım



Oray Eğin ,bir köşe yazısında Gayoloji.com diye tuhaf bir siteden bahsetmiş.
Gayoloji.com denen sitede , eşcinsel kimliğinizden kurtulmak için çeşitli dualar okumanız ve zikirler etmeniz gerektiğini söylemeden önce,gay olup olmadığınızı anlamanız için ufak bir test yayınlamışlar.Ben testi cevapladım ve aktif bir gay erkek çıktım...

Tanı:
Önlerinde yürüyen bir erkegin kalçalarına uzun uzun bakarlar.
Yanıt:
Bakıyorum,özellikle kocama ve Kıvanç Tatlutuğa?



Tanı:
Aktif gaylar genelde erotik ilişki yaşayabilecegi kişiler ile iyi geçinmeye çalışırlar, ilişki yaşıyamayacagı ya da beğenmedigi kişileri pek önemsemezler. Beğenmedikleri kişilerle fazla sohbet etmezler
Yanıt:
Genellikle ,tek erotik ilişki yaşayabileceğim kişi olan eşimle ilgilenip,etrafımdaki diğer kişileri pek önemsemiyorum.Çoğunlukla kimseyi beğenemediğim için de , eşim dışında kimseyle sohbet etmiyorum.


Tanı:
Hoşlandıkları kişinin gözünün içine bakarlar
Siz bakmıyorken size bakması ve siz baktıgınızda gözlerini kaçırması
Gözlerinin içine baktıgınızda, gözlerini gözlerinizde tutamamaları
Gizlice sizi süzdügünü farkkettiğinizde utangaç utangaç gülümsemesi ve kızarması
Size bakarken parlayan gözler ve yanında gülümseme varsa bu hoşlanma belirtisidir.
Yanıt:
Ayol onlar seneler önceydi,artık kim kimin gözünün içine bakıyor,bu item için çok yaşlıyım,ama it still counts..


Tanı:
Canım Demesi – Bebegim – Ayy Demesi – Sizi Görünce Sesinin Değişmesi
Burcunuzu sorması ardından yükselen burcunuzu sorması verilen cevaba göre üzülmesi yada sevinmesi
Yanıt:
Mahfoldum,Canım,Bebeğimm ve Ayy en çok kullandığım kelimeler,söyleyebilecek hiç bir şey kalmadı...Yakalandım...belli ki ben gay bir erkeğim..

Senelerdir beni,üç çocuk annesi,heteroseksüel bir kadın zanneden herkesi öpüyorum..Başa gelen çekilir.

ANADOLU HİSARINDA BİR BUTİK PASTACI "HAPPY CAKING"





Happy Caking ile ilk tanışmam sevgili kuzenim Ayca Tarhan'ın Baby Shower partisinde oldu.Ayca'nın bebek geliyor partisini hazırlama şansı bana düşünce civarda butik pastacı aradım ve Anadolu Hisarın'da 3M Migros'un arkasında Happy Caking'i buldum.O gün bugündür kendileriyle aşk yaşarız.Bir de Acarkent'in içinde yeni şube açtılar aşkımız iyice perçinlendi.


Baby Shower soframız


Sayısız kuzen,sonsuz arkadaş ve arka arkaya doğurulmuş üç tane çocuk olunca kutlayacak pek çok gün oluyor.(Bakınız:We are not alcaholics we just have a lot of things to celebrate)

Happy Caking'ciler hem son derece yaratıcı hem de sizi çok iyi dinleyip tam istediğiniz pastayı yaratabiliyorlar.Pastaların dışında yan ürünler de son derece lezzetli.

En sevdiklerim ,pastırmalı,dana jambonlu,mantarlı kişler,pesto soslu minik tuzlular,armutlu-cevizli tart.Happy Caking butik çalıştığı için her şeyi bir kaç gün önceden sipariş vermek gerekiyor.Teslimatı istediğiniz yere kendileri yapıyorlar.
Melisa'nın Pastası




Bu güne kadar Happy Caking'den pek çok pasta sipariş ettim ,bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadılar.Fakat en komiği,sevgili arkadaşım Melisa Çakarlar'ın 35.Doğumgünü partisi için yaptırdığım yukarıdaki pastaydı herhalde.Neden derseniz,Melisa pembeden,kalpten,ciciden biciden hiç hoşlanmaz,ben bilerek pastanın her yerine kalpler koydurtmakla kalmayıp,bazı kurabiyeleri bir de Hello Kitty'li yaptırmıştım.

Gecenin sonunda sürpriz pasta gelince Melisa ,"Denizzz bu ne , inanmıyorum , sağol valla beni pek iyi tanıyormuşsun" diye bağırırken , ben herkese aslında Melisa'nın en sevdiği şeyin Hello Kitty olduğunu anlatıyordum.




El Beso'da kutladığımız doğumgününden bir enstantane



Sonuçta, herkes pastadan memnun kalmıştı.Happy Caking'i özel gün kutlamalarınız için gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

















AYŞE DENİZ BU PROMOSYONA BAYILDI:SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN YURT DIŞINA BİR BİLET ALINCA BERABERİNİZDEKİ KİŞİNİN BİLETİ 1 EURO



Sevgililer Günü yaklaşıyor,takar mısınız kutlar mısınız bilemem , fakat ben kutlayanlardanım.THY 'nin süper bir promosyonunu görünce de sizinle paylaşmadan duramadım.

9-11 Şubat 2011 arası çıkışlı yurt dışı uçuşları için geçerli promosyon şöyle:

İstanbul'dan Avrupa ,Türk Cumhuriyetleri,Orta Doğu ve Kuzey Afrika için gidiş dönüş Ekonomi Sınıf biletler 199 Euro,Business biletler 599 Euro

İstanbul'dan Yeni Delhi, Bombay, Karaci, Dakka, New York, Chicago, Washington, Toronto, Sao Paulo ve Uzak Doğu'ya uçuşlar için gidiş dönüş Ekonomi Sınıf biletler 399, Business biletler 999 Euro.

Yanınızdaki kişi için bilet fiyatı ise 1 Euro.

Canınız Sevgililer Günü kaçamağı yapmak istiyorsa aklınızda bulunsun.

Happy Valentine's

18 Ocak 2011 Salı

AYŞE DENİZ DİYOR Kİ :BİR BU EKSİKTİ...YILMAZ MORGÜL



Bir bu eksikti,,ortanca oğlumun doğumgünü partisini teyzesinin evinde kutladık.Normal bir aile olmadığımız için annem altı şişe Don Perignon getirmişti el kadar çocuğun doğum günü partisine,tabii ki iki tanesi içildi , babam hepimizi alkolik olmakla suçladı,babama sinirlenilip bir şişe Don Perignon daha içildi ve ben üstümü değişip Yılmaz Morgül yollarına düşmek için hazırlandım.Babam beni görünce,tekrar sinirlendi,kızım maskeli baloya mı gidiyorsunuz bu ne hal? dedi..

Kafama tüylerimi takıp,ailemi öpüp,Nahide'nin yollarına döküldüm.Sevgili Ergun Yıldız,bize bir loca ayırtmış sağolsun,Hakan'la birlikte gittik locamıza kurulduk.Bir gittik ki ne görelim,Fiona ile Sezin de orada ,sarıldık öpüştük,birbirimize yanar döner meyveler yolladık.....veeee sonra Nahide'nin inanılmaz güzel şovları başladı.En beğendiğimiz şov Chicago'nun Türk versiyonu oldu


Hakikaten enfes mezeler yedik,kafamızdan aşağı şarap döktüler,Yılmaz Morgül yanar döner kostümüyle çıkıp,hiç beklemediğimiz bir şekilde hepimizi deli gibi eğlendirdi.Aslında biz Yılmaz Morgül ringe çıkacak diye beklediğimiz için yanımızda boks eldivenleri getirmiştik.Fakat öyle bir şey olmadı,eldivenler benim oğlanlara kaldı,dövüşüp duruyorlar.

Nahide kokteyl servisi olayını da aşmış,Masamıza ilk önce metal bir ağaca asılı,deney tüpleri içerisinde sex on the beachler geldi.Daha onları bitiremeden biberonlarda kokyeller getirdiler.Onları da içtikten sonra artık Yılmaz Morgül mü bizi seyretti biz mi onu seyrettik tam bilemiyorum.

Gecenin en heyecenlı kısmı,çok sevdiğim Ahmet Hakan'ın masamıza gelmesi ve benim (Hakikaten tamamen entellektüel düzeyde,yoksa kocama deli gibi aşığım) ,Ahmet Hakan'ı markaja alıp,ona ne kadar çok aşık olduğumu anlatmamdı.




Ahmet Hakan zaten masadan erken ayrıldı.Çok eğlendik mi EVETTTT
Yılmaz Morgül(İnanmasanız bile) harika mıydı? Evettttt !!
Reklamsa reklam,İzzet Çapa mekanlarına bayılıyorum.Yemeklerini çokkk seviyorum.Yılmaz Morgül yıkılıyordu

İzzet Çapa'dan bildirmeye devam ediyorum

Love You Guys

17 Ocak 2011 Pazartesi

AYŞE DENİZ DİYOR Kİ,BİZİM BİLDİĞİMİZ TÜRK İNSANI CUMASINI DA KILARDI MÜZEYYENİNİ DE DİNLERDİ,NE OLDU BİZE?

AKŞAM OLDU ,HÜZÜNLENDİM BEN YİNE

Iksırmalar,tıksırmalar,heykelleri beğenmemeler,çocuklarımızla gittiğimi yerlerin içkili olduğu için basılması,gençlerin son derece masum yumurtalı protestolarının nükleer bomba şeklinde karşılık bulması,sanat galerilerimize saldırılar,falanlar filanlar...Hakan ve ben,bloody Mary'mizi bırakıp ,rakı içmeye başladık.

Akşam oldu hüzünlendik biz yine,ama hep akşam olmayacak,eşyanın tabiatına aykırı...

Sevgiler...

Bu arada Golden Globe tekrarı CNBCE'de

Love U Guys

AYŞE DENİZ'DEN TIKSIRMAK İSTEYENLERE BLOODY MARY TARİFİ



Biz bu gece evdeyiz.Biraz geç kalmış olarak kafayı Glee'ye takmış bulunmaktayız.Glee seyrederken Bloody Mary ve Blush içiyor olacağız..Buyurun size pek özel Bloody Mary tarifimiz.
BLOODY MARY:
  • 40 ml vodka
  • 100 ml domates suyu
  • 2 ml ya da damla tabasco sos
  • 1 damla worcestershire sosu
  • 1 damla limon suyu
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber
Bardağa ilk önce buz koyun,ardından,sırayla tuz,karabiber,limon suyu,tabasco ve worcestershire sosu,keyfinize göre seçtiğiniz bir vodka,biraz daha buz ve domates suyu (varsa kereviz tozu da ekleyebilirsiniz).ıksırabilme kapasitenize göre,vodkanızı ayarlayın.Buttoms up...



CHEERS





15 Ocak 2011 Cumartesi

AYŞE DENİZ ÇOCUKLU ARKADAŞLARA SESLENİYOR, ÇOCUKLAR İÇİN HARİKA PRODÜKSÜYONLAR GELİYOR,KAÇIRMAYIN YOKSA BAŞINIZIN ETİNİ YERLER


Tabii ki en olağanüstüsü olanı tartışmasız Cirque Du Soleil.Çünkü hem çocuklara hem de büyüklere hitap ediyor.Gerçi ben daha önce seyretmiştim ama çocuklarım ilk defa gidecekleri için Cirque Du Soleil'in Saltimbanco gösterisini büyük bir heyecanla bekliyoruz.



Gösteriler 19 Şubat - 4 Mart arasında Abdi İpekçi Spor Salonunda.Bilet için acele etmekde fayda var,bitmiş bile olabilir.



                       MICKEY'NİN MÜZİK FESTİVALİ


Disney'in canlı gösterisi Mickey'nin müzik festivali ise , 28 Ocak- 6 Şubat arası Haliç Kongre Merkezinde olacak.Mickey2nin Müzik festivali daha küçük yaşlara da hitap ediyor,yaş sınırı 2.






                                                      ALAADDİN ON ICE


Alaaddin On Ice, 27 Ocak- 13 Şubat arasında Maslak Park Orman'da olacak. Alladdin ve Prenses Jasmine'in yeni bir macerası,bu kez buz üzerinde.






                                      PİNOKYO ÇOCUK MÜZİKALİ


Pinokyo Çocuk Müzikali
:28 - 30 Ocak - Ankara Arena
2 - 06 Şubat - İstanbul Kongre Merkezi
11 - 13 Şubat - İzmir Karşıyaka Spor Salonu
16 - 20 Şubat - Bursa Atatürk Kongre Kültür Merkezi Osmangazi Salonu'nda olacak.



Etkinlikler için biletleri Biletix'de bulabilirsiniz.İyi eğlenceler

14 Ocak 2011 Cuma

AYŞE DENİZ EŞ-DOSTLA RÖPORTAJDA SINIR TANIMIYOR,KIZKARDEŞİM BERRAK YURDAKUL'LA YAZARLIK MACERASI ÜZERİNE BİR RÖPORTAJ



AYŞE DENİZ
Konuşmayan Tavus Kuşu Camio nasıl ortaya çıktı.Finans eğitimi almış birisi yazarlık macerasına nasıl atıldı?


BERRAK YURDAKUL
Camio'nun kurgusunun temel taşı olan fikir, yani insanların birdenbire kendilerini 'numaralandırılmış' bulmaları, alınlarında birer sayı belirmiş olduğunu görüp dehşete kapılmaları ve birbirlerine düşmeleri fikri bir süredir aklımdaydı. Diğer karakterler ve hikayeler ise yazarken çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıktılar.
Bir de, çok sayıda anlamlı tesadüf yaşadım yazarken. Carl Jung'un 'Synchronicity' olarak adlandırdığı türden...
Örnek vermek gerekirse: aradığım bulunması çok zor kitaplar vardı, kendiliğinden karşıma çıkıverdiler. Aramadığım ama okuyunca aramalıymışım dedirten kitaplar kitapçıları gezerken üst raflardan başıma düştüler.
Ratziel ile ilgili bir bölüm yazarken birdenbire her yerde kara kediler ve kara kedi resimleri görmeye başladım. Henüz onun bir kedi olacağına karar vermemiştim, tesadüfler beni çok yönlendirdi.
Ben kendimi bu akışa bıraktım, hiç karşı koymadım.
Böylelikle Camio bana kendini yazdırdı...






AYŞE DENİZ
Camio ezoterik göndermelerle dolu,mistik ve spritüel konularla ilgili olduğun belli oluyor.O zaman soruyorum uzaylılar var mı?Bütün dünyada kuşlar neden sapır sapır ölüyor?Dünyayı gizli bir kardeşlik mi yönetiyor?2012 de dünyanın sonu mu gelecek?(ona göre malı mülkü satıp kendimi iyice gezmelere vurucam)


BERRAK YURDAKUL
 Dünyayı bir kardeşlik yönetiyorsa, umarım o kardeşler bizizdir. Neyimiz eksik? Sonuçta biz de kardeşiz...(Nihhahhahaha-evil laughter by Ayşe Deniz)

Şaka bir yana, bu soruyu sormana sevindim çünkü kitapta en çok sevdiğim bölümün hangisi olduğunu söylemek için bir fırsat kollayıp duruyordum. Hiç kimse de bana bunu sormadı bir türlü.
Aslına bakarsan sen de sormadın, ama ben yine de kendi vermek istediğim cevabı vereceğim.
Kitabı yazarken hep çok eğlendim, ama 18. bölümün apayrı bir yeri var gerçekten. 'Sayısı Yüzden Küçük Seçkin ve Kutsanmış Varlıklar Biraderliği' beni en çok güldüren bölüm oldu. O kadar çok gülüyordum ki, yazmaya ara vermek zorunda kalıyordum.
Hala da, okuduğum zaman çok gülüyorum. Kendi yazdığına bu kadar gülmek ayıp bir şey mi acaba?

Dünyanın sonuyla ilgili soruya gelince...
Dünya tarihinin bilinen hemen her yüzyılında insanlar bir kıyamet beklentisi içine girmişler. M.Ö. 2800 yılına ait bir Asur tabletinde
"Dünyamız son günlerde dejenere oldu. Rüşvet ve yolsuzluk çok fazlalaştı. Dünyanın sonunun yakında geleceğine dair işaretler var," yazıyor.
Zannediyorum, bilinen en eski kıyamet beklentisi yazısı bu. Daha sonraki yüzyıllarda kıyamet korkusu hiç azalmıyor. Şimdi de 2012 senaryosu var.
Ben bu beklentileri yine insan doğasına en kolay sızan ve bana göre en sinsi düşmanlarımızdan biri olan 'kibir' ile ilişkilendiriyorum. Kibir sinsidir çünkü çoğu zaman başka bir kılığa girer. Kıyamet senaryosu kılığına girer mesela.
Ne yazık ki, insanoğlu kendini önemli ve farklı hissetmek, önemli zamanlarda yaşadığına inanmak için kıyamete bile razı.



Dünyayı yöneten gizli(!)kardeşlik


AYŞE DENİZ
Hiç bilmeyenler için Camio'yu kısaca nasıl anlatabilirsin?


BERRAK YURDAKUL
Bu soruya Camio'nun 18. bölümünden bir alıntıyla yanıt vermek istiyorum:

"Bak bacım, bu çok zor bir soru," dedi on numaralı delikanlı. "Durup dururken böyle sorular soruyorsun, beni de bunaltıyorsun."


AYŞE DENİZ
Berrak yazarken nasıl bir ortama ihtiyaç duyuyor?Özel bir mekan ya da müzik gerekiyor mu mesela?


BERRAK YURDAKUL
Her yerde, her koşulda yazabilen yazarlardan değilim maalesef. Kendi yazı masamda, kitaplarımın arasında olmam gerekiyor. Mutlaka sessizliğe ve yalnızlığa ihtiyacım oluyor. Çoğu zaman müzik dinlemek bile dikkatimi dağıtıyor.

Ben ayakta dolaşarak yazarım, odamın içinde turlayarak, kendi kendime yüksek sesle konuşarak. Çalışırken etrafımda biri varsa çok çeker benden. Huysuz, asabi, kaprisli olurum. Televizyon açtırmam, telefonla konuşturmam,gazete hışırtısına bile sinirleniveririm. Bana bir şey anlatılırsa dinlemem, dinlersem anlamam, anlarsam 'zihnimi meşgul ediyorsunuz' diye azarlarım.

Yeterince tuhaf ve korkutucu mu?
Yazmadığım zamanlarda o kadar da kötü biri değilimdir aslında. Umarım...






AYŞE DENİZ
Biraz da yeni hazırladığın romandan bahseder misin?

BERRAK YURDAKUL
Yeni romanım yine fantastik bir hikaye. Yunan mitolojisi çıkışlı bir aşk hikayesi.
Eylül ayında sevgili yayınevim 'April' in etiketiyle yayınlanacak.
Ne yazık ki, bu aşamada daha fazla bilgi veremiyorum. ..



Berrak'la ilgili web siteleri: