14 Şubat 2011 Pazartesi

HAKAN ERKUŞ SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN YAZIYOR:LEKESİZ ZİHNİMİN EBEDİ IŞIĞI

Seneler öncesinde seyrettiğim bir filimdeki , ‘hafıza sildirme’ yöntemine epey bir kafa yormuşluğum vardır. .
Malum, insan hayatında unutulmayan anlar vardır; İlk oyuncağımızla uykumuz, ilk sınıfa girişimiz, ilk aşkımızı görüşümüz...
Unutturulmayan günler vardır; Doğum günleri, yıl dönümleri ve sevgililer günü...
Unutmak istediklerimiz de vardı elbet; İlk kırık notumuz, ilk yenilgimiz ve eski aşklarımız... Unutturulmayan bu günde( 14 Şubat) unutmak istediklerimiz ( eski aşklarımız) söz konusu olunca , orijinal adı ‘ Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ olan o filmi ( Dilimize ‘Sil Baştan’ olarak çevirmeyi uygun görmüşler) bir kez daha izlemek istedim.
İzlemiş olup da hatırlamayan, ya da hala izlememiş olanlar  için filmden kısaca şöyle bahsedeyim; Eski aşkını unutmak için hafızasını sildirmeye giden genç bir kızın, sevgiliye dair yaşadığı acı tatlı tüm anılarını sildirmesiyle normal bir şekilde  devam eden hayatı,, bir gün, daha önce ilk kez tanıştıkları yerde esas oğlanla yeniden karşılaşmasıyla bambaşka bir boyut kazanıyor. Çünkü esas oğlanımız aşk acısı çektiği için kızı görür görmez duyguları doğal olarak karman çorman oluyor, bir de üzerine bu kızımızın esas oğlanı tanımamasıyla çocuk bir kez daha yıkılıyor. Bakıyor ki durum tuhaf, olacak gibi değil, nedir ne değildir derken öğreniyor ki esas kızımız aşk acısını çabuk atlatmak için bir çeşit ‘Hafıza sildirme’ tekniğiyle sevgiliye dair en güzel anıları sildirip hasarsız bir şekilde hayatına devam etmiş.( Bence çok bencilce) .

 Zaten ayrılık acısıyla yanıp tutuşan çocuk, bir de kızın ‘ sen benim hayatımdan gittin oğlum’ tadındaki boş bakışlarını görünce acılarıyla başedebilmek için mecburen o da aynı yönteme başvurup, aynı kafayı yaşamak istiyor. Ama gel gör ki bu yöntem de öyle illet bir yöntem ki, bu çiçek- böcek anıları silmek için önce hatırlamak, zihinde yeniden yaşamak gerekiyor. Esas oğlan bu süreçte fark ediyor ki acıların en büyüğü, tabi ki o anıları hatırlayıp yeniden yaşamak değil, anılarını hiç yokmuşçasına silip unutmak…
 Esas aşkın kaybından sonra bir de bu ikinci kaybı kaldıramayacak olan kocaman kalbi, var gücüyle anılarına kucak açıyor .Bir yandan da kızı yeniden kazanmaya karar veriyor ve olaylar devam ediyor… (Buraya kadar halen bir şey anlamadıysanız ya da kalan hikayeyi merak ediyorsanız lütfen filmi izleyiniz, hatırladıysanız da yeniden izleyerek lütfen anılarınızı tazeleyiniz. )
Bu filimden mutlaka herkesin alacak bir dersi var diye düşünüyorum.Ben ise filmden bir kez daha etkilenip finalinde öyle bir nefes almışım ki beynimdeki aşk hücrelerinin isyankar kısmı birden hücuma geçti. Bu fazlasıyla pompalanan gün için tepkilerim ise şunlardır;





1) Bugünü süslü, kalp şeklinde balonlarla, aşk şarkıları, kırmızı güllerle pompalayıp ‘aşkına sahip çık’ propangadası yapanlara benim de gösterecek bir kırmızı kartım var… Üzerinde  ‘Anılarına,hislerine, kendine sahip çık ‘ yazılı  bir kırmızı kart…

2) Aşk denizinde dalıp batıp çıkmana  sebep olmuş herkes,sana yaşatılan her türlü çoşku, heyecan, hayal kırıklığı ya da o aşktan kalan herhangi bir nesne hatırlanmaya değer… Hem de sadece bugün değil her gün.

3)Benim kalbim İzmir, İstanbul, ailem, arkadaşlarım, kitaplarım, şapkalarım,boş şişelerim, fotoğraflarım,beni yalnız bırakmayan valizlerim, kahve fincanım, eski ve yeni aşklarım, bildiklerim ve henüz bilmediklerim için ,yaşam için atıyor çünkü her anı yaşamaya değer… !!!

SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ BİR ÖMÜR OLSUN !!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder