19 Şubat 2011 Cumartesi

HAKAN ERKUŞ İZMİR'DE SİZİN İÇİN GEZİYOR


Yine yollardayım, İçimde bir sevinç, memleket sevinci .Oldum olası sevdiğim havalimanının o kocaman koridorlarında ilerliyorum.Valizimin sapı kopuyor birden, ‘tuh aksiliğe bak şimdi’ derken  arkamdan gelen biri ‘ Yardım edebilir miyim diye ‘ yaklaşıyor.Bir kez daha anlıyorum ki İzmirdeyim…Sizlere Ege’nin incisi İzmir'den bildiriyorum bu hafta…

İlk akşam planımız sakin bir aile yemeği, adresimiz Sardunaki. Karşıyakada eski bir rum evi olan Sardunaki, tahmin edersiniz ki rakı balıkçı ehli keyf İzmir'lilerin fiesta tercihi…Çeşit çeşit Ege otlarından yapılmış salatalar,zeytinyağlısından yoğurtlusuna, deniz ürünlüsüne kadar farklı farklı mezeler ve tabii ki tazecik deniz ürünleri…Rakı şişesinde balık olmak geliyor insanın içinden, nitekim mekanın solisti Tavernacı Sakis çok değil bir iki kadehten sonra sizi İzmir körfezinin semalarında gezdiriyor, Alsancak’ın ışıkları, oturduğunuz yerden size göz kırpıyor.Kalbiniz her an, her daim Ege’ de atıyor





SİMİT DEĞİL GEVREK , NAYLON DEĞİL BEZ

Ertesi gün deniz kenarında biraz yürüyüş yaptıktan sonra vapurla Alsancak’a geçmek istiyorum. İzmirli için adeta her sabahbir  ritüel olan çay-gevrek ikilisinden alarak denizi bir boydan diğer boya hasretle geçiyorum, iyot kokusu sadece nefesimi açmıyor aynı zamanda dalgın dalgın bakan zihnimi de açıyor. Alsancak caddelerinde asılı SİMİT DEĞİL GEVREK , NAYLON DEĞİL BEZ yazılı ilanları görüyorum her yerde.Öğreniyorum ki Konak Belediyesi , İzmirli'lerin bu konuda duyarlı davranıp,  alışverişlerinde naylon poşet yerine bez poşet kullanmaları için bir kampanya başlatmış.Yasakçı bir anlayış  yerine toplumsal bir rıza oluşturarak bu kampanyayı yürütmek istediklerini belirten belediye, okullarda da bununla ilgili eğitimler veriyormuş. Bu duyarlılıklarını 10 puan veriyorum.Gavur İzmir'im benim, iyi ki varsın…( Burada gevrek gevrek gülüyorum)

Alsancak sokaklarında iki adımda bir dostla karşılaşıp ayaküstü sohbet etmeyi özlemişim. Sohbetler uzadıkça da masaları birleştirip keyifleniyoruz. Bir yandan gözlerimle kaldırımdan geçenleri süzüyorum, gülen yüzler, özenli ve şık giyinmiş her yaştan insan, sevgili, çoluk çocuk el ele Gül Sokak’tan geçiyor.Bilmeyenler için Gül Sokak, Alsancak’ın en renkli, en şık caddesi.Bir çeşit Abdi İpekçi gibi, ama çok daha samimi çok daha sıcak… Bir çok kafe restoran iyice dolmuş, masalar artık sokaklara taşmış durumda, İzmir'i bilmesem akşamüstü bir sokak partisi var zannedeceğim. Ortam iyice keyifli, bizler keyifliyiz, tıksırıncaya kadar kahkahalar atarken havanın hafiften karardığını anlayıp o akşamlık gün batımını kaçırdığımı fark ediyorum.Oysa ne güzel olurdu Kordon Sunset’te soğuk bir bira içerken İzmir güneşini denizin içine batırmak

La Cigale
 
Akşam yemeği için adresimiz Fransız Kültür Merkezinin gizli bahçesinde bulunan La Cigale adlı restoran, adını Fransızca Ağustos Böceğinden alan La Cigale özellikle Fransız- İtalyan füzyon mutfağı konusunda oldukça iddialı. Yerli yabancı şarap çeşitlerinin de zengin menüsünde yer aldığını bilirdim ama beni asıl mest eden bu gizli bahçenin ortasındaki kocaman  şömine ve şöminenin ortasındaki  kocaman  kazan oldu.Bu gizli bahçede,gelen konuklarını sıcak şarapla karşılayıp, şömine başında keyifle sohbet edebilmelerini sağlamışlar.Eyvahlar olsun ki masamız da bahçede, şarap kazanı da ... Doğal olarak bir süre sonra hafiften fümelenmiş duruma geliyoruz şöminenin dumanından ama hepimizin keyfi yerinde…Sıcak şaraba daha fazla dayanamayarak kazanın başına geçiyorum, bir yandan kupa kupa içiyorum diğer yandan gelen konuklara servis ediyorum.İçimdeki İzmir misafirperverliği ortaya çıkıyor ve tabii ki kimse bunu yadırgamıyor.




 Kazan o gece neler doğurdu,orada neler konuşuldu, burada  ondan bahsetmeyeceğim  ama  sipariş ettiğimiz yemeklerimiz masamıza gelince, sohbetimize ara verip kendimizi masamıza atıyoruz.Şuyundan da buyundan da derken neredeyse tüm menüyü söylemişimiz, spesyallerden deniz ürünlü siyah makarna, pembe biberli ve mantarlı bonfile, risotto beğendili piliç baget ve la cigale pizza bunlardan sadece bir kaçı.  Bu lezzet şöleninin içine giriyoruz ama arada sırada şömine başına da geçip sohbet ediyoruz ve konu yine İzmir- İstanbul gece hayatı karşılaştırmasına geliyor.Bu konuya ayrıca başka bir yazımda,uzun uzun değineceğim ama şu kadarını söyleyebilirim ki İzmir'de gece hayatı erken başlayıp erken bitiyor, bense uzun sohbetlere alışkın olduğumdan La Cigale’in saat daha 11 olmadan hafiften bitmeye başlamasına şaşırıyorum.



Sky Bar

Gece daha erkendi, bundan sonraki adresimiz en iyi İzmir manzarasına sahip olan eski Büyük Efes Oteli, yeni adıyla Swissotel''in en tepesinde bulunan SKY bardı. Açıldığı günden bu yana, beni öncelikle zengin kokteyl menüsü, ardından da oldukça hip dekorasyonuyla kendine bağımlı yaptı Sky Bar .İzmir'i, İzmir'in en güzel meydanı olan, palmiyelerle çevrili Cumhuriyet meydanının tepesinden seyretmek. Karşıyaka'da yanıp sönen ev ışıkları için ‘o sizin ev bu bizim ev ‘diye kıkırdayıp oyunlar oynamak çok eğlenceliydi.Burası İzmir'e gelenler için mutlaka uğranılması gereken bir adres.

İzmir'den bildirmeye devam edeceğim….

HAKAN ERKUŞ

5 yorum:

  1. İşte bunu bekliyorduk, başka şehirlerden de bildirin lütfen :))

    YanıtlaSil
  2. Senin Pozitif enerjin,kazandaki şarapla 1likte dağıldı o gece İzmir gecelerine... :)))
    Bu arada İzmir'e yerleşmek isteyen çok insan vardır...
    Biz de isteyenleri teste tabi tutacağız tabiki de...
    Test de şu konularda olacak :

    İzmir'e giriş için ViZE ŞARTLARI... ;)

    1- Atatürkçülük

    2- Laiklik

    3- Cumhuriyet

    4- Balık-Rakı-Deniz üçlüsüne uyumlu mu?

    5- Kumru, yengen, boyoz v.s. sever mi?

    6- Kızlar çok güzel, uyum sağlar mı?

    7- Yazın hafta tatili Cuma öğlen başlar, pazartesi öğlene kadar herkes
    birbirine Bodrum, Çeşme, Foça hikayelerini anlatır, yapabilecek mi?

    8- Yüzme biliyor mu, tekne gezisine katılabilecek mi ?

    9- Hayvanları çok seviyoruz, her sokakta kedi köpekler için su mama
    kapları vardır, onlara iyi davranacak mı?

    Bir tane de ben ilave edeyim.. İzmir Karaburun'da,
    yokuş başına, yokuşu çıkıp yorulanlar ve soluklanmak isteyenler için
    sandalye koyarız.
    Hayret etmezsiniz değil mi? ;)

    YanıtlaSil
  3. La cigale benim de favorimdir, mekanın iyisini ağzınızın tadını biliyorsunuz doğrusu

    YanıtlaSil
  4. Pek güzel bir yazı olmuş Hakan:) eline sağlık.İzmir'de eeen sevdiğim yerleri yazmışsın resmen.Sardunaki dekorasyonuna aşık olduğum yegane yer. La cigale, Fransızca kursunun insanı en fransız hissettiren yanı:) Bir alternatif belki ayrıca "asansör restaurant" olabilir, doyumsuz manzarasına ithafen.

    sevgiler,

    hande:)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim Hande...Bir dahaki gelişimde mutlaka Asansör Restaurant'ı da yazarım,manzarasına zaten diyecek lafım yok ama yeni halini merak ediyorum :))

    YanıtlaSil