27 Şubat 2011 Pazar

YEŞİLKÖY NORTH SHIELD,PLAZA'DA NÜKHET DURU VE GECENİN SONUNDA ŞAMDAN



Daha önce de bahsetmiştim Emre Ertürk benim çocukluk arkadaşım.Onunla tanıştığımızda Yeşilköy'de oturuyordu.Yine çok sevdiğim bir başka arkadaşım Karen Oksay'da oradaydı. O zamanlar sık sık Yeşilköy'de Karen'lerde kalırdım.Artık her ikisi de orada oturmuyor,ben de senelerdir Yeşilköy'e gitmedim.Emre'yle konuşurken hep aynı yerlere gidiyoruz bir değişiklik yapsak dedik,haydi o zaman sizi Yeşilköy'e götüreyim demez mi,benim için çok nostaljik bir yer olan Yeşilköy'e gitme  teklifini hemen kabul ettim.

Emre, Yeşilköy'de North Shield'a gidelim dedi.Burası,Emre'nin ablası Nazlı'nın  ilkokul arkadaşı Selen hanıma aitmiş.Emre'yle beraber Onur Baştürk ve Arte Tahir'i de alıp Yeşilköy'e doğru yola çıktık,Cuma akşamı olduğu için biraz trafik vardı ve yol uzun sürdü fakat bu kadar kafa dört kişi birarada olunca sohbet,muhabbet,kakara kikiri derken geliverdik North Shield'a.




North Shield'e girdiğimizde şömine yanıyordu ve içerisi oldukça kalabalıktı.Hemen kendimizi masamıza atıp yemek ve içki söyledik.Bu arada arkadaşımız Haslet Seçen ve Emre'nin ablası Nazlı Ertürk Emek'de bize katıldı.Dev porsiyonlarla gelen atıştırmalıklara gömüldük,bağrışa çağrışa sohbet etmeye başladık.

Bu arada, beni çok şaşırtan  bir şey öğrendim.North Shield bir Türk markasıymış.Nedense ben hep yurtdışından getirilmiş bir franchise olduğunu zannederdim.Oysa bu markayı Selen hanımın dayısı Teoman Hünal yaratmış.

Dekorasyonu da Teoman beyin büyük kızı Seda Hünal Bilgin yapmış.Tam bir İngiliz pub'ı tasarlamışlar,beni de yanıltan dekordaki bu profesyonellik oldu herhalde.Senelerdir yabancı zannettiğim markanın Türk olduğunu öğrenince bayağı bir gururlandım.Selen hanım o gece bize olağanüstü güzel bir evsahipliği yaptı.Yeşilköy'de oturanlar zaten müdavimidir tahminimce ama eğer,o tarafa yolunuz düşerse Yeşilköy North Shield pek keyifli bir yer benden söylemesi.


İLK BENDEN DUYUYORSUNUZ EMRE NY AŞIK


Emre Ertürk

Yakışıklı arkadaşım Emre'nin yılın büyük bir bölümünü,iş sebebiyle yurtdışında,özellikle de New York'da geçirdiğini herkes bilir.Fakat bu gelişinde Emre'ye bir haller oldu.Normalde İstanbul'da hiç bu kadar kalmazdı,geldi bir türlü geri gitmiyor,neler oluyor diyordum.

En sonunda öğrendim,Emre'nin İstanbul'da kalışını uzatmasının sebebi iş değil aşkmış. Emre,  aradığı aşkı bulmuş,gözlerinin içi gülüyor.Ben tabii ki bu şanslı sevgilinin kim olduğunu biliyorum ama dedikodu blogu olmadığımız için bunu açıklayacak değilim.Fakat, şu kadarını söylemek zorundayım, bu öyle bir isim ki duyulsa yer yerinden oynar.Benim için önemli olan arkadaşımın mutluluğu,bu ilişkinin onu son derece mutlu ettiğini de gördüm,benim içim rahat.İnşallah nazar değmez,her şey istediği gibi gider.


PLAZA OTEL'DE NÜKHET DURU

Yanımızda Onur olunca tek bir mekanda durabilmek hiç bir zaman mümkün değildir.Yine de öyle oldu,Yeşilköy'den çıkıp Plaza Otel'e ,Nükhet Duru'yu izlemekte olan Ergun Yıldız'ın yanına gittik.Aman Allahım,bir kadın nasıl bu kadar taş kalabilir?Ne yer ne içer,nasıl zamanı böyle durdurabilir?
Hayret ve hayranlıkla seyrettim Nükhet Duru'yu, sadece fiziği değil enerjisi de olağanüstüydü.İyi ki üşenmeyip gitmişiz,hepsini ezbere bildiğimiz şarkıları söyleyip güzel bir gece geçirdik.

Nükhet Duru



Bir ara Ergun tuvalete gitmek için ayağa kalktı,ben de peşine takıldım,yan yana tuvaletlere girdik,ben çıktığımda Ergun'u göremedim,masaya dönmüştür herhalde diye düşündüm.Fırsattan istifade terasa çıktım bir sigara içtim,telefondan facebook'a baktım,blogu kontrol ettim.

Tuvalette Bir Kadın Kalmış

Farkında olmadan dışarıda epey bir vakit geçirmişim.Masaya geri dönerken bir baktım tuvaletin önünde bir kalabalık,garsonlar kapının önünde toplanmış telaşla bir şeyler tartışıyorlar.Merak ettim tabii "Ne oluyor ne var bir şey mi oldu?" dedim, "Bir kadın yarım saat önce içeri girmiş hala dışarı çıkmamış,girip ona bakıcaz" dediler.Ben tam "Vah vah çok mu içmişti,bayılıp kalmış olmasın "derken,Ergun'un "Aaaa burdaymış "diye bağırdığını duydum.Meğerse Ergun tuvaletten benden sonra çıkmış,terasa gittiğimi söylemediğim için de beni hala tuvalette zannedermiş,"Bu kadar saat içeride kalınmaz,gitti kadın,üç çocuk iki köpek sahipsiz kaldı" diye ortalığı ayağa kaldırmış.Bir gecem de olaysız geçsin,sonrasında çok güldük tabii.


GECENİN SONU ŞAMDAN'DA GELİR

Nükhet Duru'nun programı sona erdiğinde hala gezme sevdası içinde olan Onur,Arte Emre ve ben rotayı Şamdan'a çevirdik.Her zamanki gibi İstenbul'un çeşitli eğlence yerlerinden çıkan insanlar,geceye son noktayı koymaya Şamdan'a gelmişlerdi.Biz Şebnem-Mehmet Dereli'nin masasına oturduk,aslına bakarsanız pek de oturmadık bol bol dans ettik.Ben Ankara Kolejinden arkadaşlarım Ferit Kalfaoğlu ve Okan Okyay'a rastladım.O gece Okan'ın da doğumgünüydü.Zıpır zıpır zıpladık,eski günleri andık,ziyadesiyle eğlendik nitekim.Yeşilköy'de farklı bir şekilde başlayan Cuma gecemiz Şamdan'da klasik bir eğlenceyle bitti.Çok da güzeldi nitekim...

AYŞE DENİZ






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder