4 Şubat 2011 Cuma

EDA VE MELİSAYLA ATIL KUTOĞLU DEFİLESİ


Dünkü programımızın ilk durağı Santral İstanbul'daki Atıl Kutoğlu  defilesiydi.Giyinip kuşanıp, şapkalarımızı takıp ,Hakan'la beraber Melisa Çakarlar'ı almaya gittik.Melisa'nın evinin önünde Eda ve Elvan'la buluştuk.Onlar önde biz arkada düştük yine Santral yollarına.

Santral İstanbul'da arabamızı park yerinde bıraktık.Neyse ki Shuttle çabuk geldi çünkü hava dondurucuydu ve Eda aynen yukarıda göründüğü gibiydi,üzerinde ceket bile yoktu.

Organizasyondaki Aksaklıklar

İçeri girdikten sonra hemen giriş kartlarımızı almaya gittik, malesef stanttaki kızlar bir türlü adımızı bulup da kartları veremedi (Haydi bizi bırak da, Melisa Çakarlar ve Eda Taşpınar'ın adını bulmak ne kadar zor olabilir?)Neyse ki Melisa'yı tanıyan bir kadın gelip kartları çıkarttı.

Bizi yukarıda bir bekleme salonuna aldılar, Melisa ile ben bir kadeh şarap bulabilmek için bayağı bir arandık, şarap bir yana ,meyve suyu bile yoktu.Zaten bizi yanlış yere yönlendirmişler, ana giriş yukardaki kattaymış,kendi kendimize kuşkulanıp da yukarı çıkmasak defileyi kaçıracakmışız.Eda tabii ki çok ilgi gördü, hiç sıkılmadan, yorulmadan tek tek bütün hayranlarıyla sohbet edip fotoğraf çektirdi.

Bu arada çişe giden, tuvaletten çıktıktan sonra da yanlış asansöre binip kendini tek başına dafile salonunda bulan Hakan aradı ve bize acele etmemizi kapının önünde büyük bir kalabalık olduğunu söyledi.İtiş kakış salona girdik.Bütün yerler karışmış, herkes başka yere oturmuştu bir ara bizi yerimizden kaldırmaya çalıştılar, kızlar kalkıp gidelim bile dedi ama geldik artık diye oturduk.



Bir Defilede Nasıl Eğlenilir?

Her neyse, yerimize oturduktan sonra defile bir türlü başlamak bilmedi, yaklaşık kırkbeş dakika gecikme oldu.Biz de vurduk kendimizi şamataya.İlk önce Melisa'ya Elvan'ın şapkası, gözlüğü ve fularıyla şekil yaptık.(Yukarda göründüğü gibi)Sonra etrafı seyredip milletin dekoltelerini,frikiklerini yakalamaya çalıştık.Bol bol güldük hatta kahkalar attık, son derece ciddi bir şekilde oturan defile davetlileri bizi şaşkınlıkla seyretti.Tam arkamızda peleriniyle sevgili Blogger Hasan koca oturuyordu.O da şamatamıza ortak oldu.

Defilede izleyici olarak, Haluk Akakçe, Tuba Ünsal, Betina Mahler, Ela Koşar,Erkan Özerman, Ahu Tuğbay ve Micheal Jackson'ın abisi vardı.(!)Moda pek iddialı olduğum bir konu değil ama koleksiyondan çok da etkilenmedim.Ayrıca ışıklandırma korkunç kötüydü.Podyumun üzerinde onlarca spot, zaten ekstra zayıf ve bembeyaz makyajlı olan modellerin hayalet gibi görünmesine sebep olmuştu.


Her neyse, defile bitti ve o kadar insan , dondurucu soğukta, park yerine gidebilmek için Shuttle beklemeye başladı.Allahtan bizim şoförler bir yolunu bulup kapıya kadar sızmışlardı da biz hemen arabalara binip kaçabildik.

Yok Böyle Dans Yayından Kalkmıyor

Bu arada Eda'dan Yok Böyle Dans'ın akibetini de öğrendim.Dedikoduların aksine yarışmayı tamamlıyacaklarmış, bu hafta doğal olarak yok, bir hafta sonra performanslardan sonra yarışmanın birincisi açıklanacakmış.

Eda ile Elvan bizden ayrılıp Eda'ya gittiler.Melisa ben ve Hakan ise rotayı Coco Clementine'deki Verda Penso'nun partisine çevirdik.O da başlı başına ayrı bir yazı konusu.Bir dahaki yazımda o partiyi anlatacağım.Pek güzeldi çünkü.




3 yorum:

  1. bence o kadar wanna-be fashion people arasinda tek eglenenler siz olmussunuzdur....ifw-resimlerinden gördügüm kadariyla onlar oraya fashion showlari bile izlemeye degil, sanki üst bas düzeltip kasilmaya gelmisler :)

    koleksiyon gercekten cok kötü...antalya'da zengin ruslar icin yapilan defilelere benziyor :)

    YanıtlaSil
  2. çok eğlencelı bir yazı olmus :) kiss

    YanıtlaSil
  3. Evet Burcu haklısın, gerçekten de çok eğlendik.Hasan'cım fotoğrafları koy artık yahu heyecenle bekliyorum

    YanıtlaSil